Kudüs’ün dar sokaklarında yaşayan Clarence, yaşamın sert gerçekleriyle mücadele eden bir adamdı. Her gün, ailesinin geçimini sağlamak için didinirken borçlarla boğuşuyordu. Sokakların çetin koşulları ve şanssızlıkla dolu günleri peş peşe geliyordu. Ancak bir gün, beklenmedik bir dönemeç yaşadı. Tesadüfen Yükselen Mesih’in ve havarilerinin vaazını dinlediği bir gün, hayatında köklü bir değişiklik meydana geldi. Clarence, Tanrı’nın gücü ve ihsanıyla tanıştı ve bu deneyim, onun düşünce yapısını tamamen değiştirdi. Artık sadece ailesinin refahını sağlamakla kalmayıp, aynı zamanda manevi bir yolculuğa çıkmaya da hazırdı. İnancın gücünü keşfetmek, Clarence’e hayatında bir dönüm noktası yaşattı. Artık maddi zorluklarla değil, aynı zamanda manevi bir anlam arayışıyla da mücadele etmeye başladı. İnanç, ona umut ve güç verdi. Artık hayatını iyileştirmek için her türlü riski göze alabileceğini kabul etti.