1922 yılının Nisan ayında, eski Yugoslavya’nın geniş topraklarına yayılan büyük bir aile, trajik bir olayla karşı karşıya gelir. Ailenin yaşlı annesi, ölümcül bir hastalığın pençesindedir ve bu zor durum, aile üyelerini bir araya getirmek zorunda bırakır. Bir doktor olan aile üyesi, annenin birkaç saat içinde hayata veda edeceğini belirtirken, ailenin geri kalanı arasındaki gerilimler su yüzüne çıkar. Miras paylaşımı üzerine başlayan tartışmalar, Saraybosna’daki büyük aile evinin geleceği hakkında büyük bir anlaşmazlığa yol açar. Ölüm döşeğindeki anne, tüm bu tartışmalara aktif olarak katılır ve kendine özgü görüşlerini savunarak, mirası hakkındaki kararların ne yönde şekilleneceği konusunda etkili olmaya çalışır. Aile içindeki bu karmaşanın yanı sıra, Saraybosna’da patlak veren savaş, mevcut çatışmaları daha da derinleştirir ve aileyi her anlamda test eder.