Avustralya’nın kıyısında kuru topraklar üzerine kurulu olan Limbo kasabası, adeta unutulmuşluğun kucağında varlığını sürdürmektedir. Burada, dedektif Travis Hurley gibi cesur ruhlar, sırlarla dolu gizemlerle yüzleşmekten çekinmezler. Travis’in görevi, kasabanın geçmişinde kaybolmuş bir cinayetin izlerini bulmaktır. Yıllar önce meydana gelen bir Aborjin kadının ölümü, kasabanın derinliklerine gömülmüş karanlık bir sırrı barındırmaktadır ve bu sır, Travis’in kararlı araştırmasıyla gün yüzüne çıkacaktır. Ancak Travis’in karşısında en büyük engel, mağdurun parçalanmış ailesinin trajik yapısıdır. Zamanla yıpranan ilişkiler, kasabanın içinde derin yaralar açmıştır. Fakat Travis, duvarları aşarak, ailenin iç dünyasına nüfuz eder. Her bir konuşma, her bir anı, cinayetin sırlarını aydınlatmak için birer ipucu sunar Travis’e. Ve kasabanın geçmişinden sızan gerçekler, yavaş yavaş gün yüzüne çıkar. Travis, adım adım ilerlerken, cinayetin arkasındaki karmaşık örgüyü çözmek için her parçayı titizlikle bir araya getirir. Şüphelilerin ve tanıkların anlattığı hikayeler, gerçeğe doğru bir pusuladır. Ancak bu yolculuk, sadece adalet arayışıyla değil, aynı zamanda Travis’in kendi iç dünyasında da derin bir yolculuğa dönüşür.