Hayat, acımasız bir aynadır ve bazen yüzümüze öyle bir vurur ki, gerçeği çarpıtır ve kusurlarımızı büyütür. Edward için bu acımasız yansıma, doğuştan gelen nörofibromatozis hastalığı ile hayatını şekillendirmiştir. Sinir dokularındaki kontrolsüz tümörler yüzünde derin deformasyonlara neden olmuş ve toplumun acımasız yargıları Edward’ın kaçınılmaz gerçeği olmuştur. Yalnızlık, Edward için kaçınılmaz bir kaderdir. Ancak, komşusu Ingrid ansızın Edward’ın hayatına girer ve kısa sürede onun için umut ışığı olur. Tiyatro tutkusu sayesinde Edward’ın kendini ifade edebileceği bir dünya yaratmasına yardımcı olur. Edward’ın içindeki boşluk bir nebze hafiflemiş olsa da tamamen geçmez. Bir gün Edward’a yüzünü tamamen değiştirebilecek riskli bir ameliyat teklifi yapılır. Edward, bu fırsatı tereddütsüz kabul eder. Ancak kısa sürede fark eder ki, asıl aradığı yüz değişimi değil, çok daha derin bir yarayı onarmaktır.