Napoli’nin dar sokaklarında, 1946 yılına ait bir hikaye gizliydi. Savaşın acı izleri henüz silinmemişti ve insanların yüzlerinde yoksulluk ve çaresizlik belirgindi. Yedi yaşında bir çocuk olan Amerigo, annesi Antonietta ile birlikte bu zor hayatı paylaşarak büyüyordu. Zaman zaman, umutlar ve hayaller denizinde kaybolsalar da, bir gün hayatları değişecekti. Bir Mutluluk Treni’ne binerken, içindeki tüm karamsarlık bir anda yerini heyecana bırakır. Bu seyahat, ona yeni bir dünyayı ve umut dolu bir geleceği sunacaktı. Derna adında eski bir sürgün, onu sıcak bir gülümsemeyle karşılayarak, yaşamın gerçek anlamını öğretmeye başlar. Ancak bu yeni başlangıç, Amerigo’nun bazı zorlu kararlarla yüzleşmesini gerektirir. Sevginin özgürleştirici gücünü kavradığında, gerçek sevginin sahiplenmek değil, bırakmak olduğunu anlayacaktır.