1930’ların Hindistan’ında, İngiliz İmparatorluğu’nun zulmü altında inleyen bir halkın hikayesi Analeesan Eesa’nın mücadelesiyle aydınlanır. Toplum, onu Kaptan Miller olarak tanır, fakat onun iç dünyası, kendi kimliğinin İngilizlerin gölgesinde kayboluşunu yansıtır. Eesa, İngiliz askeriyenin içinde görev yapmış olsa da, kalbi Hindistan’ın çaresiz feryatlarına karşı duyarsız kalamaz. Zira İngilizlerin zulmü kadar, kendi toplumunun içindeki çelişkiler ve ayrışmalar da onun mücadelesini zorlaştırır. Bu yolda ilerlerken, Kaptan Miller hem İngilizlerle hem de kendi insanlarıyla savaşmak zorundadır. Onun hikayesi, sadece dışarıdaki düşmanı değil, iç düşmanları da aşmakla yükümlüdür. Ancak, her zorluğun ardında umut yeşerir ve Kaptan Miller, kararlı bir şekilde adımını atar, adaleti sağlamak için elinden geleni yapar.