Stefan, Romanya’ya dönmeye hazırlanırken hayatındaki son birkaç haftayı düşünüyordu. Her şey planlıydı; dönüşü, kariyerine devam edişi, sevdikleriyle geçireceği zaman. Ancak, bir sabah ormanda yaptığı yürüyüş sırasında karşılaştığı Çinli bir araştırmacı, tüm bu planları alt üst edecekti. Genç kadın, doktora tezi için doğanın en ince detaylarını araştırıyordu. Stefan, onun yosunlar üzerindeki titiz çalışmasını izlerken, bu kadının hayatına beklenmedik bir şekilde gireceğini hiç tahmin etmemişti. Şehre dönüp, sonbaharın ilk soğuk günlerinde yapacağı çorbayı düşünmek yerine, bu karşılaşmanın Stefan’a kattığı derin duygularla meşgul oldu. Aralarındaki kısa ama anlamlı sohbet, Stefan’ı farklı bir yöne sürükledi. Artık Romanya’ya dönüş, sadece fiziksel bir yolculuk değil, aynı zamanda duygusal ve ruhsal bir dönüşüm anlamına geliyordu.