Berkeley’nin enerjik sokakları ve canlı atmosferi, genç film yapımcısı Ben için bir ilham kaynağı oluyordu. Şehirdeki her köşe, onun için yeni bir hikaye, yeni bir fırsattı. Miko ile olan ilişkisi, hayatında sabit bir noktaydı; ancak onun New York’a taşınması, Ben’i derin düşüncelere itti. Criterion Collection DVD’lerini bir solukta izlerken, Ben, film yapımının derinliklerinde kaybolmayı seviyordu. Sarışın kadınlara olan ilgisi, çoğu zaman ona eğlenceli ve romantik kaçamaklar sunuyordu. Ayrıca, Alice ile birlikte keşfettiği yeni lokantalar ve buralarda karşılaştığı farklı insanlar, ona hayatın çeşitliliğini gösteriyordu. Ancak Miko’nun yokluğu, Ben’in içindeki boşluğu daha da derinleştiriyordu. Kendi başına kaldığında, hayatında neyin eksik olduğunu bulmak için bir maceraya atılması gerektiğini anladı. Bu macera, sadece onun kimliğini değil, aynı zamanda hayallerinin peşinden gitme cesaretini de test edecekti. Ben, bu yolculukta, hayatının gerçek anlamını ve aşkın farklı yüzlerini keşfedecekti.