Madrid’in göz alıcı ışıklarından uzaklaşarak, Ana sessizliği ve huzuru arayan bir kadındı artık. Hukuk alanındaki başarıları, ona şehir yaşamının getirdiği tüm karmaşayı unutturmuştu. Cambados’un sakin sokaklarında yeniden başlamak için geldiği kasabada, beklenmedik bir şekilde Daniel ile tanıştı. Cezaevindeki ünlü uyuşturucu baronunun oğlu olan bu genç adam, kasabanın suç dünyasının içinde önemli bir figür haline gelmişti.
Ana, hukuki bilgisi ve cesaretiyle Daniel’in dikkatini çekti ve kısa sürede kasabanın suç ağlarının içine çekildi. Onun için bu, sadece yeni bir yerde yeni bir başlangıç yapmak değil, aynı zamanda kasabanın karanlık yüzüyle yüzleşmek anlamına geliyordu. Geçmişiyle ve yeni hayatıyla mücadele ederken, adalet arayışını sürdürmek onun için bir yaşam biçimi haline gelmişti. Madrid’in yanıltıcı cazibesinden uzakta, gerçek adaletin peşinde koşuyordu.