İstanbul, her bir köşesinde binlerce farklı hikayenin kesiştiği bir labirent gibidir. Bu labirentin içinde kaybolurken, altı farklı kısa film, bize bu şehrin derinliklerinde yolculuk etme fırsatı sunuyor. Martha’nın hüzünlü hikayesi, İstanbul’un eski sokaklarında kaybolmuş bir zamanı hatırlatıyor. Armenak’ın resimleri, renkli bir fırça darbesiyle şehre neşe katıyor, Dragon’un maceraları ise gizemli sokakların sırlarını aralıyor. Ana’nın içsel yolculuğu, bizim de kendi iç dünyamıza bir bakış atmamıza sebep olurken, Vangelis’in mücadelesi ve Alma’nın umudu, İstanbul’un sınırlarını aşarak evrensel bir anlam kazanıyor. Bu altı film, izleyicilere İstanbul’un sadece bir coğrafya değil, aynı zamanda birçok farklı duygunun ve deneyimin bir araya geldiği bir platform olduğunu hatırlatıyor.